Galatasaray SK’da yeterince uzun zaman beklerseniz herşeyi görebiliyorsunuz.
“Lanetlenerek” istifası istenen -yazışmaları ROK’a servis edilen- Fatih Terim az sayıda cılız itiraza karşın büyük alkışlarla Galatasaray’a geri döndü, çoktandır kaybedilmiş heyecanı da geri getirdi. Ezeli rakiplerimizin Sarraf’la fotoğraflarını göstererek kazanmaya çalıştıkları ahlaki üstünlük iddiasının Fatih Terim’in yarattığı havadan kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.
Ama Fatih Terim’in gelmesi en fazla seçim dinamiklerini değiştirdi, bazı hevesli adaylar vazgeçtiler, bazı listeler dağıldı ve bazı uçak biletleri iptal edildi.
Çünkü Dursun Özbek’e karşı aday olabilirsiniz de, Fatih Terim’e karşı aday olmak o kadar kolay olmaz.
Neden mi?
Bu ahval ve şerait altında Fatih Terim, bir futbol takımı olarak Galatasaray’ın şampiyonluk konusunda yegane umududur da ondan. Ve ne yazık ki Galatasaray için şampiyonluk elzem halde ve hiç kimse şampiyonluktan vazgeçme fikrini satamaz. On beş yıl şampiyonluk görmemiş bir camia olsak dahi, artık taraftarımız böyle bir taraftar değil. Takım tutan her üç kişiden biri Galatasaraylıysa, bunun sebebi hem Türkiye’de hem de Avrupa’daki başarılar; başarıya alışmış kişileri, hele de “hemen şimdi” kuşağındansalar “bekle, sonra” fikrine alıştıramazsınız. Şampiyonluk şart, şampiyonluk umudunu verecek tek kişi de Fatih Terim…
Şu anda aday olmak şampiyonluk umuduna karşı aday olmak anlamına gelir. Herhangi bir adayın büyük bir olasılıkla kaybedeceğini de şimdiden ekleyelim, çünkü hazirunun büyük bir kısmı da şampiyonluk fikrine ve Fatih Terim’e duygusal yatırım yapmış durumda.
Ve sırf bu yüzden de aday olmak gerekir.
Çünkü Fatih Terim’in getireceği şampiyonluk, bırakın Galatasaray SK’nın, Galatasaray Sportif AŞ’nin hiç bir sorununu çözmez.
Şampiyonluk ve Avrupa’da başarı Sportif AŞ’ye nakit girdisi elbette sağlar, daha fazla şampiyonluk daha fazla gelir demek. Tabii ki stat ağzına kadar dolar ve Fatih Terim varken daha çok kombine satarsınız, daha fazla forma satarsınız, bütün gelirlerini arttırırsınız.
Ama bu şampiyonluk asla ucuz bir şampiyonluk olmaz. Fatih Terim’in takım yönetim modeli ucuz takımla daha fazla sportif başarı değil artık. Bol sıfırlı transferler ve Avrupa’nın en üst beş liginin en üst beş takımında oynayacak niteliklere sahip futbolcular ister, çünkü artık hedef Avrupa’da daha fazlasıdır ve lig şampiyonluğu bunun bir aracından öteye gitmez. O nedenle de Fatih Terim anlayışında Türkiye Ligi’nin gereğinden pahalı bir takımıyla Avrupa Ligi’nin küçük bütçeli takımlarından biri olarak başa oynarsınız. O yüzden de transfer bütçeniz sürekli açık verir, ki şimdiden 23 milyon Avro açıkla kapatık. Ocak ayındaki transferlerle buna bir 10–15 milyon Avro daha ekleyebiliriz şimdiden. Ve şampiyonluk gelirlerimiz asla bu giderleri karşılamaz.
Dolayısıyla da Sportif AŞ’nin maddi durumu iyileşmez, olsa olsa aynı kalır -ki 300 milyon TL Riva satışından nakit aktarıldığı aynı zamanda da 150 milyon TL civarında sermaye arttırımı geliri konduğunu da hatırlatalım-.
Sportif AŞ’ye merhem olmayan Fatih Terim, Galatasaray Spor Kulübü Derneği’ne hiç ilaç olmaz.
GSK’nın artan borç stoku, yerine konulmadan elden çıkarılan gayrimenkuller, sürekli astronomik bütçe açıkları veren basketbol ve voleybol branşları, artan faiz yükü gibi maddi sorunlarını şampiyonluk çözemez. Bu sorunlar ancak orta vadeyi hedeflemiş bir planlama ile belki çözülür. Ve Mayıs ayında şampiyonluğa odaklanmış bir yönetim anlayışı bunu başaramaz.
Dursun Özbek yönetiminin ne bu tür maddi sorunlara, ne de burada saymadığımız ama hepimizin bildiği manevi sorunlara yönelik bir çözüm planıyla aday olmayacağını biliyoruz. Dursun Özbek yönetimi seçime tek bir A4 sayfasıyla girse yeter, üzerine de Fatih Terim yazabilirler.
Ama başkalarının bu lüksü yok.
Galatasaray’ın yönetimine aday olmak, bir alternatif dünya hayal edebilmek anlamına gelir. Borçların olmadığı, gelirlerin dengelendiği, varlıkların satılmadığı, amatör branşların hak ettikleri başarılara ulaşabildikleri bir dünya hayal edebilmek gerekir. Ada’nın Dubai tarzı bir eğlence merkezi yerine gerçek bir sosyal tesis olduğu, çocuklarımızın beraber büyüyebildiği, birbirimizle konuşabildiğimiz, yönetimin sadece dergi satmak için değil, fikrimizi sormak için de aradığı bir ütopya arayışına ihtiyaç duyar. Daha büyük, daha zengin, daha başarılı bir Galatasaray için; üstelik bunu sadece bugün değil, yarın için hayal edebilmeyi gerektirir. Bu hayalle uyanıp bu hayale ulaşmak için yolları düşünmekle geçen bir tam zamanlı iştir Galatasaray yönetimine aday olmak.
Eğer böyle bir dünya hayal edebiliyorsanız, Fatih Terim’in olması ya da olmaması fark etmez. Hatta sırf Fatih Terim olduğu için, bu hayalleri duyurmak için aday olmanız gerekir ki; hazirunun kulakları boş bir hamasetten ötesini duyabilsin.
O yüzden, Fatih Terim gelmeden önce böyle bir dünya hayal edebilenlerin, o geldikten sonra da aday olması gerekir. Seçimin erken ya da geç olması fark etmez; çünkü Galatasaray’ı yönetmek istiyorsanız, hergün hazır olmanız gerekir, sadece seçim günü değil.
Böyle bir hayaliniz, hazırlığınız yoksa, cesaretiniz de yoksa; hiç bu işe girişmeyin, bari şampiyonluk umudumuzun tadını çıkaralım.